18 Şubat 2013 Pazartesi

kitaplar, bloglar ve yeniden kız kardeşlik





kitaplar… hep benimleydiler; hamilelikte de elbet beni yalnız bırakmadılar. tek çocuk olan benin bebekler konusundaki bilgisini artırmak için son derece yararlıydılar. bebek nasıl beslenir, nasıl uyur, nasıl oynar vesaire vesaire. lakin okudukça sadece bebekleri değil, anneliği de anlatmaya başladılar. ya da şöyle diyeyim; farklı annelik modelleri sundular. beni tanımıyorlardı, bebeğimi hiç görmediler; ama kendilerinden çok emindiler. öneriler çoktu, doğuma henüz vardı. üstelik kitaplara internet de eşlik ediyordu. bebeğim doğdu andan itibaren neler yapacağıma karar vermiştim. doğdu; çoğunu yapamadım. mesela sütüm yetmedi, mesela bebeğim sallanmadan uyumadı. mesela emzik verdim. kafamda ister istemez oluşan programlara, kavramlara, -hadi dürüst olalım- kalıplara uymayan gelişmeler yanlış yapıyorum düğmemi açtı; çünkü sadece yazılanlar doğru olmalıydı. açılan düğme beni yemeye başladı. üstelik istediğim belli tip bir “profesyonel” anne olmak bile değildi. ama şu yakamıza yapışan suçluluk duygusu yok mu, yanlış yapma korkusu? durup, sakinleşmeye çalıştım. sakinledim mi, emin değilim. hâlâ okuyor muyum? evet. faydasını gördüm mü? elbette. en çok onlardan mı öğrendim? hayır. en çok bebeğimden öğrendim; sonra da diğer annelerden. arkadaşlarım kadar, okuduğum bloglar da sırtımı dayadığım yastıklar oluyor bana. hani “anne olunca anladım” klişeleri var ya; işte ben de anne olunca deneyim paylaşmanın ne demek olduğunu anladım. oğlum oldu, kız kardeşlerim arttı; bazılarının gerçek adını bile bilmiyorum üstelik :)

Hiç yorum yok: